Adını bilmediğim diliminde çok dil döktüm aya, duymadı
Rengine kanıp şekilden şekle girsem de uyuyamadım.
Gece gibi uzayıp giden düşüncelere rağmen aklım başımda sayılır
Hatta nur topu gibi sayfalarım var, nöbetteyken sigara içmediğim.
Biri uyur diğeri uyumaz dedim, kıyamet de kopmadı
Denge içinde dengesiz olmak demek ki kimseyi yormadı
Sabahın büyüsü geceyi ele geçirene kadardı,
Sonra aydınlanan gökte kimseye yer kalmadı
Kimi uyuyordu, kimi uyanıktı… Kimse rahatsız da olmadı.
Ben de onlara uydum, uyudum.
Bütün aksiliklere barış çubuğu uzatırken gün,
Bir sonraki şebnemin güzel olması için son bir temennide bulundum
Gözyaşları toprağa, zemine, tene geçtiğinde yükseklik korkusu bitiyordu
Nasılsa yere düşünce herkes eski boyutuna dönüyordu
Birbirine karışan geçmişler birbirleriyle selamlaşırken
Dün gençliğini, bugün çocukluğunu arıyordun
Nerede birikiyordu hayatlar?
Biriktirecek çok da bir şey bırakmadan,
Habersiz gelişin yok mu, zamansız kalkarmış ayrılık treni.
Ve kim bilir nereye sakladın siluetimi?
Bilseydim bu hızla mı yarışırdım seninle…
Şimdi tozu dumana katan yanımda
Yalnızlıklar avuç avuç birikiyor
Bir taş da ben atıyorum anıların üzerine, herkes gibi
Derinliği değişen zeminde, kime dokunabilirsem kar diyerek.
En çok ben yaşamışım diye sevinebilmek mümkün mü?
Ufukta el sallayan yokken.
Oysa her zaman birileri kalır arkada, tanıdık tanımadık
Birbirimize verdiğimiz özlerin ne kadarı hayat?
Kokusu ve dikeniyle kanatsa da canımı
Birazı sevda, birazı mutlulukla gülüyorum halime