Gazoz Kapaklı Şiir

Rayların üzerine bıraktığım
Gazoz kapaklarını
Dümdüz ederken
İçimden geçen trenler,
Vagonlar dizlerini alıp
Başımın altından
Nereye gittiler ?

Canımın yanmışlığı varsa da
İçinden senin
İnmediğin vagonlarda,
Beni boşver.
Dizlerin olmasa da
Başımı soğuk bir tren rayında
Unutmuşluğum var.
Beni Öldür!
İçinden geçmiyorsam
Eskisi kadar,
Sabahları içtiğin
İlk kahve kadar özlenmiyorsam
Ve artık cebinde taşımıyorsan
Yazdığım hikayeyi..

Olsun
Benim sana
Gazoz kapaklarından
Bu şiiri yazmışlığım var.. .

 

 

Yamyam Martılar

Çöp konteynerlerine yüklenmiş bütün kırık hayal parçacıkları, nemli göz yaşları ardından yamyam martılara armağan ediliyorlar. Sıra sıra uzanan tren vagonları gibi her bir vagon ayrı bir umuda yolculuktu. Her bir kırılan hayal ayrı bir tatdı.
Fonda çalan şarkıda söylüyor “benim için üzülme” !
Kahpe mühürlü kalp odalarında liğme liğme fahişelik işlemiş. Bedenin bakire, ama…

Ama !, zaten şair söylemişti bir kere “ama” lardan sonrası ve öncesi hiç bir boka yaramıyordu, dengesiz dizilmiş dokuztaşlar gibi tutarsızlık, devrildi devrilecek edalarında.

 Güneş olup yansan arınacakmısın ki günahlarından ? Yada koşsan hayallerinin peşinden yetişebilecekmisin ?

 Tekerrür vakitleri yakındır, göz yaşlarına  harman olup pişmanlıkların oluk oluk akması.

 Keşke !

 Düşlerimin içindeki  saklı bahçe, elma ağacına asılmış bir hamak, güzel kokular ve kuş sesleri… ( Tanrım çok mu şey istiyorum ? )

  Ve Perde ! ( yüksesk sesle  haykırarak ! )

  Siz bakmayın bana, kendimle  düşmanlığım çok öncelere  dayanır,  bilmem kaç yıl? Daha geçmişini bile hatırlayamadığım bir bedeni taşımak kadar zoru yok sanırım.

 Düşünsene ( Yine düşünüyorum )

 En fazla   düne gidebilirsin taze anılarla, gerisi boş ve hikaye. Söylesene ! pamuk şekerin tadını  alabiliyormusun şimdi ? yada en son ne zaman sallandın salıncakda ve ne zaman  hayal ettin bir uçağı yakalamyı ? En son ne zaman top oynarken dizini kanattın ? Annen en son ne zaman seni camdan çağırdı ?

-Hadi akşam oldu eve gel…

– Ama anne  güneş  batmadı daha… 

 Düşün, düşün, düşün…

 Hiç biri yok aklında değilmi,  her biri  sözde kaldı. Özde kala bilmesi için hiç büyümemen gerekir.